13 Eylül 2009 Pazar

Büyücüye...

Ben bir intihar artığıyım ve sen belki de bir intihara gebe...

Yaşamın en basit tılsımı, bir bardak çayın tadını keyifle bölüşebilmenin hazzı bizi aynı masada tutuyor, bir akşamüzeri. Dışarıda yağmur yağıyor. Az önce yollara bıraktığımız izler ıslanıyor. İzlerimizin üzerini kaplayan tozlar ıslanıyor. Şehir arınıyor; kimse bilmiyor.

Bilmiyorlar; ben bir intihar artığıyım ve sen belki de bir intihara gebe.Şekeri çayımıza, çayı hayatımıza katıp tatlandırıyoruz , bilmiyorlar...

Ben bir intihar artığıyım !

Bütün olamam artık, parça bile olamam. Yaşama yeğlenmiş bir ölümün ardında bıraktığı en yarım kalmış telaşım ben. İşte bu yüzden
kopup gidemem bu şehirden. Yarım kalmış bir hayattan arta kaldığımdan, tamamlayamam ne yazık ki sözlerimi. İşte bu yüzden yüzlerini avuçlarımın arasına alıp avuçlarımla söyleyebilirim insanlara sevdiğimi. İşte bu yüzden yarım kalır hep bir şeyler. İşte bu yüzden küçük kızlar büyüyemezler...

Ve sen , belki de bir intihara gebesin !

Sen, kendine bir anneden artakalansın. İşte bu yüzden hiçbir şarkıyı baştan sona söyleyemezsin. Hiç bir ormana tutunmaz senin köklerin, kendine kağıttan evler yapar, başkalarına hediye edersin; içinde insan olmayan evler... Senin dilek ağaçlarındır insanlar. Boyunlarına rengarenk fularlar bağlarken gerçekleşmiş dilekler dilersin; çünkü sen bir dileğin gerçekleşmesini bekleyemezsin. Ne zaman bir dilek dilesen insana dair, umudu zehirler seni dokunamazsın. Umudun yükünü kaldıramazsın sen; çünkü, küçük bir kızken, umutlarını akşam saatlerinde harcadın.

Ben bir intihar artığıyım ve sen belki de bir intihara gebe...

Her an bedeninde ve beyninde intiharlar doğurabilirsin sen. Kendine yarattığın bütün “ben”leri kurşuna dizebilirsin belki hiç acımadan. Oysa ben bir intihardan artakaldığım an yitirdim tüm doğurganlığımı. Benim de herkes gibi intihar için bir şansım vardı; ben hakkımı başkasına verdim. İşte bu da benim intiharım oldu ve sonra artakaldım.

Bilmiyorlar. Sevmeyi, özlemeyi, öfkelenmeyi bilmedikleri gibi bir ölünün ardından acı çekmeyi de bilmiyor insanlar. Ne zaman öğretmeye kalksam, bir intihar artığı olduğumu yüzüme vuruyorlar.

Sen

Kendine

Annenden

Artakalansın. İşte bu yüzden kendin için bu kadar anlamlısın.

Ben bir intihar artığıyım ve sen belki de bir intihara gebe...

Yüzlerce intihar doğuracaksın bedeninde ve beyninde. Ve işte onlardan güç alarak yaşayacaksın. Ya da öyle çok seveceksin ki o intiharlardan birini, onunla gideceksin. Ben bitiremeden yarım kalan sözümü, yine artakalacağım senin hayata yeğlediğin ölümden, tam “kal” diyecekken.

Ben bir intihar artığıyım ve sen belki de bir intihara gebe...

Bilmiyorlar. Bilmeyecek onlar. Biz şekeri çayımıza, çayı hayatımıza katıp tatlandırabileceğiz hep. Onlar bilmeyecekler. Yürüdüğümüz yolarda izlerimizi görmeyecekler. Yağmurda arınırken sokaklar, onlar kirlenecekler.
Bilmeyecekler hiç, bizim herşeyi bildiğimizi....


Mart 1999/ ANKARA